Felsefe ve Yaşam

Her insanın, aklını kullanabilmeye başladığı ilk zamanların hemen sonrasındaki en önemli eylemi, düşünebildiği en yüce gerçek, öncelikle kendi öz yaşamını ve hemen sonrasında da tümel yaşamı anlamaya çalışmak amacıyla sorgulamalara başlamasıdır. Yaşam, her canlının netlikle duyumsadığı en gerçek olgudur. İnsanlar kendi öz yaşamlarının anlamını, önemini ve değerini çözümleyerek bir sonuca ulaşamadan, kendileri dışındaki genel yaşamı ve bu genel yaşamın kendi öz yaşamlarına kattığı artı değeri anlayabilmeleri zordur. Yaşamın gerçeklerini kavrayan birey; değerler dünyasının gereksinimlerini anlar ve bunlara önemleri oranında zaman ayırmayı öğrenir. Yaşamı değerli ve anlamlı kılan, bireylerin bu erdem arayışlarıdır. Yaşamınızı okuyarak, düşünerek ve sorgulayarak anlamlı ve değerli kılmanızı diliyorum.

Gerçeklerimize Dokunabilmek!

Evrenin gerçekleri vardır, dünyanın gerçekleri vardır, ülkenin gerçekleri vardır, bir de ve belki de en önemlisi kendi şahsımıza ait gerçekler, gerçekliklerimiz vardır. Kendimiz dışındaki tüm gerçeklere kolaylıkla dokunuruz, konuşuruz, yazarız, tartışırız, eleştiririz; hem de çoğu zaman acımasızca! Yaşamın diğer tüm gerçekleri gibi, kendi gerçeklerimize de kolayca dokunabiliyor, irdeleyebiliyor ve acımasızca eleştiriler yapabiliyor muyuz? Gerçeklerimizle yüzleşmek genellikle işimize gelmez, bizi rahatsız edebilecek nitelikli gerçeklikleri görmezden geliriz, görmek istemeyiz, görülmesini ve duyulmasını istemeyiz, böylesi konularda kendimize karşı kolaylıkla ve rahatlıkla ikiyüzlü de davranabiliriz; çünkü gerçekler acıdır ve acımasızdır! Evet, başkalarına duyurmamız gerekmez belki ama, kendimizle paylaşabilmeliyiz gerçeklerimizi, kendimizi eleştirebilmeliyiz, başkalarına yaptığımız kadar acımasız olamasa da! Dokunabilmeliyiz sadece kendimize sakladığımız gerçeklerimize; sorgulayabilmeli, irdeleyebilmeliyiz kendimizi, yanlışlarımız varsa görebilmeli ve düzeltebilmek için kendimizi, dokunabilmeliyiz gerçeklerimize!